ÖMER ALTIN

BİZİ KİME BIRAKIYORSUN ERDOĞAN !!!

17 Kasım 2014 Pazartesi 22:37

İki paragrafı sizinle paylaşmak istiyorum.

“AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nde konuşan Başbakan Erdoğan'ın konuşması...

Erdoğan, ''Hiç kimse devletin bekasını bahane ederek hukukun dışına çıkamaz. Hiç kimse iç düşmanlar ihdas ederek milletin ve bireyin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık hiç kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez, hakkı hukuku çiğneyemez. Hiçbir memur, hiçbir bürokrat, hiçbir siyasetçi benim vatandaşıma tepeden bakamaz, üstten konuşamaz, kendisine kutsallık izafe edemez. Milletin fertleri arasında ayrımcılığı elimizin tersi ile ittik. Makbul vatandaş, tehlikeli vatandaş ayrımını ortadan kaldırdık'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Diyor ki Şeyh Edebali, 'insanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. En büyük zafer nefsini yani kendini tanımaktır'. Diyor ki Şeyh Edebali, 'Ey Osman geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın'. Nereden geldiğimizi unutmadık, nereye yürüdüğümüzü de bir an olsun hatırımızdan çıkarmıyoruz. Bu büyük dava çınarının bütün köklerinin, bütün dallarının nasihatlerini kulağımızda küpe yapıyoruz'' diye konuştu.”

2001 yılında Ak parti kurulduğunda tüzükte de benzer ifadeleri gördük. Tüm süreçte bu iki paragraftaki yaklaşım dillendirildi. Pratikte bu söylenenlerin aksine bir çok şeyler görsek de sustuk. Zor ve meşakkatli bir yolculuktu bu. Kazanımlar vardı, kazanılması gereken hedefler vardı. Erdoğan ve yol arkadaşları bize heyecan ve ümit veriyordu. Her birimiz köyümüzde, mahallemizde, şehrimizde hatta başka şehirlerde onun mücadele ettiği milli görüş hareketinin bayrağını asmış, yüküne omuz vermiş kişiler olduğumuzdan, milli görüş liderinin yaşaması ve bir partisinin olmasına rağmen onun yanında değil, Erdoğan’ın yanında olmayı tercih ettik. Döneklik, davayı satma, bop başkanı, israil uşağı vb. sözlerle o itham edildiğinde hepimiz incindik, içimize attık, hatta bir çoğumuz bu sert eleştirilere rağmen bunun aslında bir oyun olduğuna inandık. Milli görüş gömleği kavramını da hiç takmadık. İçlerinde ben hiç milli görüşçü olmadım diyenleri de çok ciddi ye almadık. İlk iktidarı ile harekete katılan farklı ideoloji ve fraksiyondakilerin ön plana itilmesini de yadırgamadık. Nede olsa temsil yetkisi ve lider bizden yani 40 yıllık milli görüş okulunun en başarılı öğrencisi idi. Yanında onu taşıyan kolonlarda öyle idi. Malzeme taş, çakıl kum olmuş önemli değil, çimento bizimdi. Hep dua ettik. Bir şey istemeden bir şey beklemeden sevdik ve çalıştık. O birilerine bu güne kadar ne istediniz de vermedim dediğinde bile

O verdiklerini kıskanarak keşke bizde isteseydik, yada bize vermedin demedik.

Yola çıktığı eski yol arkadaşlarını bir bir harcadığında bile kızsak da içimize attık, Yeni bir nesil inşa edecektik. Hedefimiz büyüktü, 20 yıl önce elimizde olan 28 şubatla kaybedilmiş imam hatiplerdeki katsayının kaldırılması, ortaokulların yeniden açılması, üniversitelerdeki ve kamudaki başörtüsünün kaldırılması bizim inanç değerlerimiz için yeterli değildi. Erdemli toplum yetiştirme sevdamız vardı. Ekonomide sağlanan fırsatlar ve refah bize dünyevi konforu getirmekle beraber kafamızdaki hedefleri eritip yok ediyordu. Hasat mevsiminde devşirilen yapılar artık bizi iyiden iyiye rahatsız ediyordu. Erdoğanın MTTB dönemini hatırlayıp, Refah ve fazilet dönemini görmeyen hatta o dönemin mensuplarını tağutun askerleri olarak gören, siyaseti ve siyasetçiyi aşağılayan devrimci radikal İslamcılar, Tasavvufçular, cemaatler ,liberaller, ülkücüler, solcular vb. herkes artık bu hareketin içinde yer buluyor iş görüyor işini yürütüyordu. Herkes ülkenin 800 milyar $ lık pastasından pay almak, kamunun en alt kademe yöneticiliğin den, mahalle muhtarına kadar şekillendiren siyasetin bal tutan parmağından yararlanmak için sıraya girmişlerdi. Her biri cemaat, vakıf, dernek, şahıslar vs. hiçbir dönemde görmedikleri büyüme ve refahı yaşamaya başlamışlardı. Daha doyumsuzları bayrak açtı kimi ayrıldı, kimi kovuldu.

Kalanlar ise bitmek tükenmek bilmeyen iktidar nimetinin çekiciliğinden kopmak istemeyenler. Birde hala erdemli toplum inşa etme derdini kaybetmek istemeyenler. Paralel yapının cenderesinden kurtulalım derken başka yapının ve yapıların cenderesine sokulmak istenen bir hareket oldu ak parti.
Erdemli toplum oluşturalım, muhafazakar bireyler olsun, yolsuzlar, hırsızlar, fırsatçılar, rüşvetçiler olmasın diye çabalarken, artık muhafazakar yolsuzlar, muhafazakar hırsızlar, muhafazakar fırsatçılar oluşmaya başladı. Milli görüşün siyaset geleneğine, üslubuna, kardeşliğine aykırı siyaset yapanlar. Kendinden olmayanları ötekileştirmeye hatta baskı uygulamaya, yok saymaya ,yok etmeye başladı.

Ey Erdoğan bizi kime bırakıyorsun? Şu kongreler döneminde, 2015’ e ve 2023 hedeflerine giden yolda bizi etrafını çevreleyen dünyevileşmiş, nefislerine uymuş, ihtiras yüklenmiş Başta Nefsin, eş, çocuk, akraba ve siyasi yol arkadaşlarına mı? .

Yoksa yazının ilk iki paragrafında söylediklerini içselleştiren ERDEM TOPLUMUNU İNŞA EDECEK ÇİMENTO GÖREVİ GÖRECEK İNSANLARAMI? HAK İÇİN HALKA HİZMET ETMEK İSTEYENLEREMİ, HALKI KENDİNE UŞAK ETMEK İSTEYENLEREMİ? Bırakıyorsun.
Unutma ki bu günün Osman’ı sensin “'Ey Erdoğan geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın' !!!

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #