ADİL GÜLMEZ umradil@gmail.com

İHTİYARİ KİTAPSIZ DERS

30 Eylül 2016 Cuma 06:36

FETÖ iltisaklı yayınevlerinde basılan ya da içeriğinde anılan örgütle ilgili argümanlar bulunan ders kitapları ve yayınların Milli Eğitim Bakanlığınca dağıtımının durdurulmasından dolayı 2016-2017 eğitim-öğretim yılı kısmen kitapsız başladı. Bakanlık toplatılan kitapların yerine terör örgütlerinin propagandalarından arındırılmış yeni kitapların en kısa zamanda basılarak öğrencilere dağıtılacağını açıkladı. Sonuç itibariyle geç te olsa bu sene öğrencilerimiz kitapsız kalmayacaklar.
Her kriz yeni fırsatları doğurduğu gibi bu kargaşa da bize “kitapsız eğitim” in mümkün olabileceğini gösteriyor. En azından yeni kitaplar dağıtılıncaya kadar öğretmenlerimiz sınıflarda kitapsız ders işliyorlar. Yani teorimiz fiilen uygulanma fırsatını yakalamış bulunuyor.  Şahsen bu durumdan müşteki değilim. Benim gibi düşünen meslektaşlarımın da çokça bulunduğunu düşünüyorum. Şu kadar ki “kitapsız ders” seçeneğini mecburiyetten değil ihtiyaren tercih edilmeli.
Daha önce bazı makaleler yazarak “kitapsız ders” konusunu gündeme taşıyan ilk kişi olmanın verdiği cesaretle mezkûr görüşlerimi yeniden nazarınıza veriyorum.

Kitapsız ders olur mu?
Elbette olur.
Ancak “kitapsız” derken kastettiğimiz nedir?
Hemen söyleyelim ders konularını ihtiva eden herhangi bir kitabı  “zorunlu ders kitabı” diye belirlemek  “kitaplı ders” , ders konularını ihtiva eden herhangi bir kitabı da “zorunlu olmayan ders kitabı” diye görmek ise “kitapsız ders” demek olur.
Dikkat edilirse anlatmak istediğimiz mevzuda öne çıkan kelime “zorunlu olma”  ya da “zorunlu olmama”dır.
Herhangi bir ders için o dersin konularını havi bir kitabın (sadece bir kitabın) ders kitabı olarak belirlenip öğrencilerin o kitabı derse getirip yanlarında bulundurmalarının zorunlu olmasının oluşturduğu sıkıntıların birkaçını önceki yazılarımda dile getirmiştim. Bu yazımda ise herhangi bir ders için sadece bir kitabın zorunlu ders kitabı olarak değil de diğer ders kitaplarını da havi bir kitap listesinin ders kaynak kitapları olarak tavsiye edilmesinin bazı faydalarını dile getirmek istiyorum.
Herhangi bir ders için ders konularını içeren bir kitabın zorunlu olmayıp dersin konularını havi kaynak kitap listesi tavsiye etmenin bana göre şöyle faydaları olabilir.
1-Öğrenci her derse o dersin kitabıyla gelme zahmetine katlanmaz.  Böylelikle kitap taşıyarak yük hamalı olmanın verdiği fiziki rahatsızlıklar izale olmuş olur.
2-Öğrencimiz sadece bir kitaba bağlı kalmadan tavsiye edilen kaynak listesinden tarama yaparak daha doyurucu bir ders hazırlama imkânına kavuşur. Bu usul akademik kariyer yapacak öğrencilerimize ileriki yıllarda çok faydalı olacaktır.
3-Evinde zorunlu ders kitaplarından bir kütüphane oluşturmayan öğrencimiz tavsiye edilen kaynak kitap listesinden ufak ta olsa bir kütüphane oluşturma imkânına kavuşacaktır.
4-Dersine hazırlık yapmadan giren meslektaşlarımız,  farklı kitaplardan zengin bilgi edinme fırsatına sahip öğrencilerinin karşısında mahcup olma ihtimalinin vereceği motivasyonla faydalı kaynak taraması yaparak hazırlıklı bir şekilde derslerine gireceklerdir.
5-Her söz açıldığında artık adet haline getirdiğimiz az kitap okuma alışkanlığımızdan söz etmeyi bu tür bir uygulama ile kısmen değiştirecek ve kitap okuma alışkanlığı ile ilgili olumlu gelişmelerden bahsedebileceğiz.
İhtimal dâhilindeki benzer başka gelişmelerden de söz edilebilir. Önemli olan öğrencilerimizin daha mühim bilgilerle yetişmeleri ve onları okumaktan soğutacak kimi dayatmalardan kurtarılmalarıdır.
Buna rağmen bu önerilerin mükemmel bir teklif cümlesi olduğunu düşünmüyorum. Amacım farklı uygulamalara fırsat vermenin eğitim ve öğretim camiası tarafından tartışılmasını sağlamaktır. Tartışalım ki en doğruya ulaşma imkânına kavuşalım.
Ders kitapları yük mü?
Hiçbir öğrenci ileriki yıllarda bakma ihtiyacı duyarım diye ders kitaplarını evine götürmüyor, özel kütüphanesine yerleştirmiyor. Sadece bu tavır bile ders kitaplarının öğrencilerimiz açısından yükten daha fazla bir şey olmadığını ifade etmesi açısından manidar değil mi?
Evet, ders kitaplarını sene sonunda bir yerlere atıyoruz. Geri dönüşüm kutularına da atılabilirler.
Bazılarına göre zararı faydasından çok olan ders kitapları hakkında kulağımıza kadar gelen şikâyetler soruna kalıcı çözümler bulunmasını gerekli kılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, şikâyetleri haklı bulmuş olacak ki ders kitapları üzerinde ciddi çalışmalar yaptırdı. Neticeyi Müsteşar Yusuf Tekin Bey şöyle açıkladı: "Bazı ders kitaplarımızda ayrıştırıcı, ötekileştirici ifadeler var. Toplumlar arası sınıf oluşturucu ifadeler ayıklanacak. Kültürel, tarihsel birlikteliği sağlayan yeni içeriklerin dâhil olması söz konusu olacak. Bu yıl öğretmen arkadaşlarımızla her ders bazında toplantılar yapıldı. İçeriğine dokunmadan, görsel, yazılı ifadeler, görüntüler, yönlendirmeler varsa onların ders kitaplarından çıkarılmasıyla ilgili olarak kitabın yazarı ve yayınevleriyle görüşmeler yapıldı. Hatalar düzeltildi. Yeni eğitim yılında kitaplardaki rahatsız edici ifadeleri değiştirilip ihale süreci başlatıldı."
Mevcut ders kitaplarının neresinden tutarsanız tutun kitaplar elinizde kalıyor. Ne muhteviyatı doyurucu, ne mizanpajı düzgün, ne de kâğıt kalitesi iyi. Bu bakımdan yenileşme ve yeniden düzenleme olumlu görülebilir. Ancak bu yapıdan kurtulmak bu tarz işleyişle ne kadar mümkün, zamanla göreceğiz.
Haksız kazanç peşinde koşanları, ders kitabı sayfalarında embeded terör örgütü mesajlarının verilmesini engellemenin yolu ders kitaplarının zorunluluğunu kaldırmaktan geçiyor olabilir mi?
Devlet artık öyle ders kitabı, çalışma kitabı, öğretmen kitabı falan basıp dağıtmasın diye bir öneri ortaya atılsa eğitim camiası bu teklife nasıl tepki gösterir?
Meslektaşlarımın böyle bir öneriye ilk bakışta “yok ya, böyle şey mi olur” diyeceklerini düşünüyorum. Ancak camiada yaşanmış olumsuz örnekleri göz önüne aldıklarında teklifin mantıklı ve makul karşılanacağını zannediyorum.
Neden?
Çünkü:
1) Bazı ders kitaplarının her aşamasında terör propagandası gibi istenmeyen davranışlar, spekülasyonlar ve haksız kazançlardan söz ediliyor. Dedikodular eğitimcilerin saygınlığı ile örtüşmüyor.
2) Ders kitapları; öğretmenleri tembelleştiriyor. Öğretmen, kitaptan okutur geçerim diyerek kendini derse hazırlamıyor. Derse hazırlıksız gelen öğretmenimiz beklenen performansı sınıfta sergileyemiyor. Kısır döngü herkese zarar veriyor.
3) Veli kitabı eline alıp öğretmeni sorgulayabiliyor.
- Hocam, sınavda sorduğunuz soru kitapta yok.
Ne diyeceksiniz bu durumda? “Ih, mıh…”
Bir hadsizlik örneği, her şeyi de takmamak lazım deyip, aldırmamak ne mümkün.
4) Kanaatimce ders kitaplarının en büyük zararı öğrencileredir. Öğrenci önüne konan ders kitabını taşırken adeta bir hamala dönüşüyor. Bu durum da herkesin malumu.
Öğretmen hazırlanmıyor, kitaptan ödev veriyor.
Öğrenci ders kitabını okuyamıyor ki başka kitaplar okusun.
Veli kitabı eline alıp öğretmeni sorguya çekiyor.
Devlet milyarlar harcıyor.
Kaldıralım, herkes kurtulsun dersem, teklifimin densizlik olarak algılanmasından çekiniyorum. Madem müfredat üzerinde yeni çalışmalar var. Daha iyiye, güzele doğru ilerlerken müfredatın temel unsuru olan kitapları (zorunlu ders kitaplarını) yeniden ele almayı, yani icbari olmaktan çıkarmayı düşünsek mi?

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #